«علي اصغرجمراسي»
ين مقاله توسط آقاي دكتر بيلگه خان گؤك داغ درهمايش بين المللي زبان تركي در دانشگاه ازميردر بهار سال 1389 ارائه شده است.
http://jamrasi.blogfa.com/post-109.aspx
http://xelec-turk.blogspot.com/
عنوان مقاله «علي اصغرجمراسي»
ALİ ASGER CEMRASİ (1964-…..)
HALAÇ TÜRKÇESİYLE YAZILAN İLK ESER
Dr.Bilgehan A. GÖKDAĞ
Türklerin çok eski zamanlardan beri İran coğrafyasında yaşadığı bilinmektedir. 90’dan fazla dil ve lehçenin konuşulduğu 70 milyonluk ülkede Fars, Türk, Arap ve Beluçlar, en kalabalık etnik unsurlar olarak karşımıza çıkar. İran’da yaşayan Azerbaycan Türkleri 25- 30 milyonluk nüfuslarıyla Farslardan sonra ülkedeki en güçlü gruptur. İran’da Azerbaycan Türklerinin dışında Türkmenler, Kaşkaylar, Horasan Türkleri, Halaçlar, Sonkurlar, Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk grupları yaşamaktadır (Blage 1997: 272). 20. yüzyılın başlarına kadar çoğu zaman Türkler tarafından yönetilen İran’ı Fars diliyle konuşan devlet olarak da tanımlayabiliriz. Türkoloji için İran’ın çok zengin kaynaklara sahip olduğunu işaret eden araştırmacılar, son 40 yılda ortaya koydukları malzemelerle bunu ispatlamışlardır. Özellikle Halaç Türkçesinin keşfi, Türkolojide çığır açmış, Türk dil ve lehçeleri yeniden tasnif edilmiştir.
Eftalitlerden itibaren Afganistan, Pakistan, Hindistan ve İran coğrafyasında görülen Halaçlar, Gazne ve Delhi Türk sultanlığı devletleri içinde önemli roller üstlenmişlerdir. 8.-9. asırda Halaç kızlarının saraya gelin getirilmesi ile ilgili kayıtlarda Halaç adının geçmesi önemlidir. Afganistan’da Türklerin varlığı Bahterce yazılmış belgelerle de tanıklanmaktadır. Türkçe ad ve unvanlarının geçtiği en eski belge 630 tarihlidir. Belgelerin birinde bir Halaç prensesinden bahsedilmektedir (Sims- Williams 2001). 9.- 10. yüzyıllarda Arap seyyahlarının eserlerinde Halaçlardan bahsedilmektedir. Harezmî’nin Mefâtihu’l-Ulûm adlı eserinde Halaç ve Kencine Türkleri, Eftalitlere dayandırılmaktadır (Ölmez ;1995:15).
İran’da yaşayan Halaçlar, Tahran’ın 160 km. güneybatısında Save, Kum, Erak ve Tefriş illeri arasında yer alan bölgede meskûndurlar. Halaçlar, kendi aralarında iki gruba ayrılmaktadırlar. Helec-i Sava veya Kahır adlı ilk grup, Save, Herekan ve Novberan bölgesinde bulunmaktadır. Kum, Erak bölgesindekiler ise Helec-i Emir Hüseynli olarak adlandırılmaktadır. Halaçların yaşadığı köylerin isimleri Cemrasi’nin “Menim Helec Türk Balukum” adlı 35 dörtlükten oluşan şiirinde yer almaktadır (Cemrasi 2007).
Bilim hayur: bular sözüm
Kėçe kündüz yummam közüm
Telhabça men haçdom közüm
Menim Helec Türk balukum
Elli baluk Helec tözdüm
Neğme yirle haydom sözüm
Helec tilin salmam özüm
Menim Helec Türk balukum
Halaç Türkçesi Telhab ve Herrab ağzı olmak üzere iki ana kola ayrılır. Telhab ağzındaki ö ve ü sesleri, Herrab ağzında ė’ye dönüşür. Telhab ağzı köz, kün, söz, öz; Herrab ağzı kez, ken, sez, ez. Halaç Türkleri arasında Halaççanın durumu, Farsçanın karşısında gerilemiş durumdadır. İran’da ülkenin resmî dili olan Farsça karşısında Türkçenin hemen bütün yörelerde dilsel gerileme içinde olduğu; ses, şekil, söz dizimi ve kelime hazinesi bakımından Farslaşmaya başladığı görülmektedir. Resmî dilin sıkıştırması sonucu, İran’da Horasan, Halacistan gibi bölgelerde Türkçenin tamamen ortadan kalkacağı söylenmektedir (Doerfer 1996; Menz 2003: 147- 148). Dil ölümlerinin çok çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Bunlardan biri kültürel asimilasyondur. İnsanların üzerindeki siyasî, sosyal ve ekonomik baskılar sonucu iki dillilik ortaya çıkar. İnsanlar eski dillerini anlarken yeni dillerini gittikçe daha iyi kullanmaya başlar. Sonra genelde, oldukça hızlı şekilde bu iki dillilik düşüşe geçer ve eski dil yerini yenisine bırakmaya başlar. Bu, üçüncü aşamaya götürür ki bu aşamada genç nesil, yeni dilinde iyice ustalaşır, kendini onunla tanımlar ve ihtiyaçlarını karşılamak için birinci dilinin gereksiz olduğunu fark eder. Anne babalar, çocuklarıyla konuşurken veya onların yanında eski dili daha az kullanmaya başlar ve çocuklar yeni toplumda doğdukça yetişkinler onlarla dillerini konuşabilecek daha az fırsat bulurlar. Bir nesil içinde bazen 10 yıllık bir sürede aile içindeki sağlıklı iki dillilik durumu, tek dilliliğe kayıp, dili ölüme bir adım daha yaklaştırır (Crystal 2007: 98- 99). Halaç Türkçesi, diğer birçok Türk lehçesi gibi (Karay, Tuva, Şor, Altay vd.) tehlikede olan diller arasındadır. Genç neslin bilmediği, yaşlı nüfusun konuştuğu bu dilde bu zamana kadar yazılı herhangi bir eserin bulunmayışı, Halaç Türkçesini gittikçe geriletmektedir.
Halaç dil malzemesini bilim âlemine tanıtan V. Minorsky olmuş; ancak o Halaççayı, Azerbaycan Türkçesinin bir ağzı olarak görmüştür (Minorsky 1940). M. Mukaddem, Gûyişha-yı Vefs ve Aştiyan ve Tefriş, İran Kunde Tahran 1318 (1939) adlı eserinde Vefs, Aştiyan ve Tefriş bölgesindeki Azerbaycan ve Halaç Türkçesi dil malzemelerini derlemiş ve incelemiştir. Halaç Türkçesinin gerçek anlamda bilimsel keşfi Gerhard Doerfer, W. Hesche ve Semih Tezcan tarafından yapılmıştır. 1968 yılında Halaçların yaşadığı bölgede derlemeler yapan ekip daha sonra bu dil malzemesini işleyerek neşretmiştir. Halaçça malzemeler, gramer, sözlük, folklor metinleri; kitap olarak Doerfer ve öğrencilerinin gayretli çalışmalarıyla bilim âleminin önüne konulmuştur. Ayrıca Halaçça malzemelerin ışığı altında Türk dili tarihine ışık tutacak birçok makale, aynı ekip tarafından yazılmıştır (Tezcan 1999).
Halaççanın yaşaması için gayret gösteren bir isim, Eli Asger Cemrasi’dir. Cemrasi, Karşu Balukka Selam adlı şiir kitabını 2007’de neşretmiştir. Bu kitap Halaç Türkçesiyle yazılmış ilk kitap olması bakımından önemlidir. Eli Esger Cemrasi, 1964 yılında İran’ın merkezi eyaletine bağlı Tefreş şehrinin Ferahan ilçesi Telhab kasabasında dünyaya geldi. İlk öğrenimini Telhab kasabasında, orta ve lise öğrenimini ise Kum şehrinde tamamladı. Tahran’daki İmam Sadık Üniversitesinin Siyaset ve İslamî Eğitim bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1992-2002 yılları arasında Erak şehrinde üniversitede siyasî hukuk ve idare hukuku dersleri verdi. 2000-2001 yılları arasında Ferahan ilçesindeki Peyame Nur Üniversitesinde yönetici olarak görev yapan Cemrasi’nin emniyet ve güvenlikle ilgili de kitap ve makaleleri de bulunmaktadır. Cemrasi şu an Halaç Türkçesinin sözlüğünü hazırlamakta olup yarısını tamamlamıştır.
Cemrasi’nin Halaçlarla ilgili Halac ha Yadgar Türk hay basten, Tahran 1385 (2006) adlı ilk kitabı Farsça olup Halaçların tarihine ait bir araştırmadır. Halaçların tarih sahnesine çıkışı, Türkistan’dan Halacistan ve Ferahan’a gelişinin konu edildiği kitapta Halaç dili ve folkloru ile ilgili kısaca bilgi de verilmiştir.
Cemrasi’nin Karşu Balukka Selam adını taşıyan kitabı, Halaç Türkçesiyle yazılmış ilk metin olması bakımından çok önemlidir. Farsça yazılan ön sözde Cemrasi, kitabını Şehriyar’ın etkisiyle yazdığını ifade eder.
Men bilimem bilmekemçe kalmuşam
Hişemeki yürekime hatmuşam
Şehriyarda makul ilham almuşam
Yaşamuşam tatluk şirin sözüle
Danuşmuşam tuşumça men özumle
Kitap, yedi bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm (5-44) (Biyimci belem), Til Bilgesi başlığını taşımaktadır. Bu bölümde daha çok Halaççadaki seslerin Arap alfabesindeki karşılıkları, bazı yapım ekleri, iyelik ve fiil çekimi yer almaktadır.
اويناماقچام
Oyna-maqça-m
اويناماق چاين
Oyna-maqça-yın
اويناماق چار
Oyna-maqça-r
اويناماق چاق
Oyna-maqça-q
اويناماق چايز
Oyna-maqça-yız
اويناماقچارلار
Oyna-maqça-r-lar
کزمکچه م
Kəz-məkçə-m
کزمکچه ين
Kəz-məkçə-yin
کزمکچه ر
Kəz-məkçə-r
کزمکچه ک
Kəz-məkçə-k
کزمکچه يز
Kəz-məkçə-yiz
کزمکچه رلر
Kəz-məkçə-r-lər
45.- 54. sayfalar arasındaki ikinci bölümde (ekimci belem), 23 beşlikten oluşan “Tatalar Sözü” adını taşıyan uzun bir şiir bulunmaktadır.
Artuk haygam sözüm mene haz kelir
Sözlərimçə yürəkimə qəm kəlir
danuşduğı,közlərimə nam kəlir
sözlərimə,haçuĝ şirin qatorum
113 – 204. sayfalar arasında “Negmeler” başlığını taşıyan dördüncü bölümde (törtüncü belem), 25 şiir bulunmaktadır. Köy hayatı, anne, baba, aile, yaşlılık, gelin-kız atışması, öğretmene övgü, dostluk, vefa gibi konular şiirlerde işlenmiştir. Okumak, öğrenmek kavramlarını sıklıkla kullanan Cemrasi’nin kendisine “Bilim” mahlasını seçmesi de tesadüfî olmasa gerektir.
Selam sene muellim
Alkuş sene muellim
Bilimin çirağu sayu sen
Küneşin saçağu sayu sen
……
Haydu sene örgetmen
Alkuş sene örgetmen
Sen tilinye küvenib
Heleç tili sevenib
Cemrasi’nin şiirinin beslenme kaynakları arasında Yunus Emre de bulunmaktadır. Yunus’un çok bilinen ilahisinin;
Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
mısraları, Cemrasi’nin dilinde
Bi kün varum bu dunyada
Kalgullarka selam olta
Hatıremi yar yoldaşka
Haygullarka selam olta diye yankılanır.
Cemrasi, Halaçları Türklüğün bir parçası olarak görür. “Menim Helec Türk Balukum” şiirinde Türklüğe vurgu yapılarak Halaçların yaşadığı köylerin adı mısraların içine serpiştirilmiştir.
Elli baluk Helec tözdüm
Negme yirle haydum sözüm
Helec tilin salmam özüm
Menim Helec Türk balukum
İlk örneklerine Kaşgarlı Mahmud’un Divânü Lûgati’t-Türk adlı eserinde rastladığımız “dedim dedi” tarzı şiir, halk şiirinde yaygın olarak kullanılan bir biçim olup koşma ve semailerdeki âşık ve sevgilinin dedim-dedi ifadesine bağlı karşılıklı söyleşmelerdir (Batıislam 2000: 2001). Divânü Lûgati’t-Türk’te “aydum aydı” biçimiyle karşımıza çıkan söyleyişi, Cemrasi’nin şiirinde de görmekteyiz. “Bildi” şiirinde;
Haydum: éy kiz nesen oldın bıvefa
Haydu: es canuma vérmedin safa
Haydum: men bilimem yek étme cafa
Bisi haydu kelim bisi kelmedi
mısralarıyla Halaç şiirinde de bu tür söyleyişin olduğu görülmüştür.
Cemrasi’nin Tilimhan’dan da etkilendiğini görmekteyiz. 1763-1831 yılları arasında Orta İran’ın Save şehrinin Meraga kasabasında yaşayan Tilimhan, kendi döneminde ve daha sonraları Azerbaycan ve İran’da birçok şairi etkilemiştir. Kaşkay Türklerinin en kuvvetli şairlerinden Me’zun, Türkmen Mahmıd, Derviş Bahrevan “İnallı”, Tilimhan’dan etkilenen şairlerden sadece birkaçıdır. İran Türklerinden rahmetli Ali Kemali ve Mehemmed Taki Zehtabi’nin gayretleriyle Tilimhan’ın eserleri ve sanat anlayışı ortaya konmuştur. Hekim Tilimhan Divanı, Esedullah Emiri tarafından 1380 tarihinde Kum şehrinde neşredilmiştir. Cemrasi “Bilim” mahlasını seçerken Tilimhan’ın mahlası olan “Tilim” den de etkilenmiş olsa gerek. “Karşu Balukka Selam” kitabına Tilimhan’ın “Vicudname” şiirini Halaç Türkçesine aktararak almıştır.
Tilimhan:
Âlem-i zerratde mehlukat oldum
Şükr Allah’a Müsülmane yetişdim
Mehemmed’e ümmet, Allah’a bende
İkrar verdim men, imane yetişdim
Cemrasi:
Âlem-i zer içre mendek helk oldum
Allakka şukr müselmanka érişdim
Mohemmedke ommet tanrıka bende
İkrar verdim men imanka érişdim.
Cemrasi, Tilimhan’ın şu dörtlüğünü Halaç Türkçesine aktarırken bazı değişiklikler yapmıştır.
Mürdeşurlar gusl, tedfin verdiler
Yeddi üzve sidr-kafur vurdular
Başdan başa mene ağ geydirdiler
Cehd éyleyib karvane yetişdim
Cemrasi:
Yoldaşlarum gesl ve goslum vérdiler
Yeti yerke sıdr u kafur sepdiler
Boşta hadakka mene hürün çékdiler
Ketse oldum karvanka érişdim
Tilimhan’da “baştan başa” ifadesi, Cemrasi’de “boşta hadakka” şeklinde geçmektedir.
Türkiye ve Azerbaycan’da çok bilinen ve sevilen “Ayrılık” şarkısının 9 beşlikten oluşan uzun bir Halaç varyantı da bu bölümde yer almaktadır. “Hadurluk” adlı şiirin son bendinde “Bilim” mahlasının da geçmesi Cemrasi’nin bilinen şarkıya bazı eklemeler yaptığını göstermektedir.
Fikrimden geceler yatabilmirem
Bu fikri başımdan atabilmirem
Neyleyim ki sene çatabilmirem
Ayrılık ayrılık aman ayrılık
Her bir dertten olar yaman ayrılık
Uzundur hicrimden kara geceler
Bilmirem ben geldim hara geceler
Buruktur hicrimden kara geceler
Ayrılık ayrılık aman ayrılık
Her bir dertten olar yaman ayrılık
Bu şiirin ilk iki bendi Cemrasi’de şöyledir:
keçələr tuşunda yatu bilmürüm
bu tuşu meynimdə hiyi bilmürüm
hayurum səndə mən təzə bilmürüm
hadurluq-hadurluq haray hadurluq
hamu dərdə olur savay hadurluq
uzaqar hicrində qara keçələr
bilmürüm yuvaqam nerəğ keçələr
vürmüş yürəkimə yara keçələr
hadurluq-hadurluq haray hadurluq
hamu dərdə olur savay hadurluq
Cemrasi’nin Ayrılık şiirine bazı ilaveler yaptığını “Her yérçeki Xelec baluklug kördim” mısraının geçtiği bentten de çıkarabiliriz.
U kündeki balukunda köç etdim
Her yérçeki Xelec baluklug kördim
Baruşdum undula halunda öpdim
Hadurluk-hadurluk haray hadurluk
Hamu derde olur savay hadurluk
Beşinci bölüm (beşimci belem) “Bayatiler” adını taşımakta olup Azerbaycan, İran, Irak ve Türkiye’de de çok bilinen 83 bayatı “mani” burada bulunmaktadır
Lay lay haydum yatu sen
Kızıl gulka batu sen
Kızıl gulin içiçe
Şirin udu bulu sen
…….
Bağınça hüzüm kalmuş
Yüzinçe közüm kalmuş
Ekki amu kizimiyn
Bisiçe sözüm kalmuş
…….
Xelecler narunusayn
Mezelig tatlugusayn
Elimi sende üzmem
İşgimiyn ahurusayn
….
Kızıl gul omagatdu
Saralmış sulmagatdu
Bi hadurluk bi hölüm
Heç bisi omagatdu
“Terennümler” adını taşıyan 6. bölüm (altumcu belem), kitabın 227-239. sayfaları arasındadır. Bu bölümde türkü formunda 10 şiir yer alır. Bazı şiirlerde şairin mahlası olan “Bilim” geçmektedir. Cemrasi’nin, bu şiirleri şarkı veya türkü sözü olarak yazdığını düşünebiliriz.
Kaşların kara Helec
Derdime çara Helec
Sende men el kötürmem
Çekgeler darga Helec
Varma varma narun yar
Meni salma narun yar
….
Ay kiz türk yek yanuma
Gadayn-beleyn canuma
Men sende üzmem elim
And olta vucdanuma
Seneyn menim öz gulum
Gul üstüçe bulbulum
…..
Sene kurban kesem men
Kelmegeyn sen, küsem men
Sende haduru kezem men
Heleclerin maralu
Kitabın sonunda (s. 241-268) metinde geçen 740 adet Halaçça kelimenin Farsça karşılıklarının verildiği sözlük kısmı yer almaktadır. Ancak burada bazı kelimelerin “men”, “mndeg”, “meni deg”, “menim” örneklerinde görüldüğü gibi çekimli şekilleri de madde başı olarak sözlüğe dahil edilmiştir.
KAYNAKLAR
Batislam, H. Dilek, 2000, “Divan Şiiriyle Halk Şiirinde Ortak Bir Söyleyiş Biçimi (Müracâa-Dedim-Dedi), Folklor/Edebiyat, C. VI, S. 22, s. 201-211.
Blaga, Rafael, İran Halkları El Kitabı, 1997.
Bosnalı, Sonel, 2007, “Halaç Türkçesinin “Argu” Kökeni Hakkında”, SDÜ I. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Sempozyumu 23-26 Ekim 2007.
___________, 2008, “Halaç Türkçesinde Gelecek Zaman. Biçim, Değişke ve Kullanım”, VI. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, 20-25 Ekim 2008, Ankara.
___________, 2009, Bildiriler. Türkçenin Söz Dizimi ve Türk Edebiyatında Üslûp Arayışları I, Türkçenin Söz Dizimi, İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, s.103-114.
Cemrasi, Eli Esger, 2006, Halac ha yadgar Türk hay basten, Tahran.
_______________, 2007, Karşu Balukka Selam, Tahran: Endişeye No Yay.
Crystal, David, 2007, Dillerin Katli (çev. Gökhan Cansız), İstanbul: Profil Yay.
Doerfer, G., 1987, “Mahmūd al-Kāšgarī, Argu, Chaladsch”, Ural-Altaische Jahrbücher, S. 7, s. 105-14.
__________, 1999, “İran”daki Türk Dil ve Lehçeleri ile Bunların Hayatta Kalma Şansı”, 3. Uluslararası Türk Dil Kurultayı 1996, Ankara: TDK Yay.
__________, 2005, “Khalaj”, Encyclopadedic Ethnography of Middle East and Central Asia I (ed. R. Khanam), Nev Delhi: Global Vision Publishing House, 429-431.
Emiri, Esadullah, 2007, Hekim Tilimhan Divanı, Kum.
Heyet, Cevat, 2008, Türk Dilinin ve Lehçelerinin Tarihî Seyri (çev. Mürsel Öztürk), Ankara: TDK Yay.
Kıral, Filiz, 2000a, “Copied relative constructions in Khalaj”, Studies on Turkish and Turkic languages. Proceeding of the Ninth International Conference on Turkish Linguistics, Oxford, 1998 (Aslı Göksel, Celia Kerslake), (Turcologica 46) Wiesbaden: Harrassowitz, s. 181-188.
_________, 2000b, “Reflections on -miš in Khalaj”, (ed. Lars Johanson, Bo Utas), Evidentials. Turkic, Iranian and neighbouring languages, Berlin & New York: Mouton de Gruyter. s. 89-101.
__________, 2006, Weiteres zum Imperativ im Chaladsch, UAJB Band 20, Wiesbaden: Harrassowitz, s. 183-198.
Menz, Astrid, 2003, “Endangered Turkic Languages: The case of Gagauz In”, Language death and language maintenance: theoretical, practical and descriptive approaches (ed. Mark Janse & Sijmen Tol), Amsterdam: Benjamins, s. 143-155.
Minorsky, V., 1940, “The Turkish Dialect of the Khalaj”, Bulletin of the School of Oriental Studies, V. 10.2: 417-439. (Türkçesi: F. Güley, “Halaç Türk Diyalekti”, TDED, C. 4.1-2,1950: 83-106).
Mukaddem, M. 1939,Guyişha-yı ve Aştiyan ve Tefriş, İran Kunde, Tahran.
Ölmez, Mehmet, 1995, “Halaçlar ve Halaçça”, Çağdaş Türk Dili, S. 84, s. 15-22.
Sims-Williams, Nicholas, 2001, Bactrian Documents from Northern Afghanistan I,USA: Oxford University Press.
Tezcan, Semih, 1999, “Halaççanın Önemi ve Halaçça Araştırmalarının Sürdürülmesi Gerekliliği”, Issues in Turkic Languages description and language Contact (ed. S. Fujishiro, M. Shogzito), Kyoto, s. 203-212.
1 Comments:
This comment has been removed by the author.
Post a Comment
<< Home