Sunday, December 12, 2010

«علي اصغرجمراسي»


ين مقاله توسط آقاي دكتر بيلگه خان گؤك داغ درهمايش بين المللي زبان تركي در دانشگاه ازميردر بهار سال 1389 ارائه شده است.


http://jamrasi.blogfa.com/post-109.aspx
http://xelec-turk.blogspot.com/


عنوان مقاله «علي اصغرجمراسي»


ALİ ASGER CEMRASİ (1964-…..)

HALAÇ TÜRKÇESİYLE YAZILAN İLK ESER


Dr.Bilgehan A. GÖKDAĞ


Türklerin çok eski zamanlardan beri İran coğrafyasında yaşadığı bilinmektedir. 90’dan fazla dil ve lehçenin konuşulduğu 70 milyonluk ülkede Fars, Türk, Arap ve Beluçlar, en kalabalık etnik unsurlar olarak karşımıza çıkar. İran’da yaşayan Azerbaycan Türkleri 25- 30 milyonluk nüfuslarıyla Farslardan sonra ülkedeki en güçlü gruptur. İran’da Azerbaycan Türklerinin dışında Türkmenler, Kaşkaylar, Horasan Türkleri, Halaçlar, Sonkurlar, Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk grupları yaşamaktadır (Blage 1997: 272). 20. yüzyılın başlarına kadar çoğu zaman Türkler tarafından yönetilen İran’ı Fars diliyle konuşan devlet olarak da tanımlayabiliriz. Türkoloji için İran’ın çok zengin kaynaklara sahip olduğunu işaret eden araştırmacılar, son 40 yılda ortaya koydukları malzemelerle bunu ispatlamışlardır. Özellikle Halaç Türkçesinin keşfi, Türkolojide çığır açmış, Türk dil ve lehçeleri yeniden tasnif edilmiştir.

Eftalitlerden itibaren Afganistan, Pakistan, Hindistan ve İran coğrafyasında görülen Halaçlar, Gazne ve Delhi Türk sultanlığı devletleri içinde önemli roller üstlenmişlerdir. 8.-9. asırda Halaç kızlarının saraya gelin getirilmesi ile ilgili kayıtlarda Halaç adının geçmesi önemlidir. Afganistan’da Türklerin varlığı Bahterce yazılmış belgelerle de tanıklanmaktadır. Türkçe ad ve unvanlarının geçtiği en eski belge 630 tarihlidir. Belgelerin birinde bir Halaç prensesinden bahsedilmektedir (Sims- Williams 2001). 9.- 10. yüzyıllarda Arap seyyahlarının eserlerinde Halaçlardan bahsedilmektedir. Harezmî’nin Mefâtihu’l-Ulûm adlı eserinde Halaç ve Kencine Türkleri, Eftalitlere dayandırılmaktadır (Ölmez ;1995:15).

İran’da yaşayan Halaçlar, Tahran’ın 160 km. güneybatısında Save, Kum, Erak ve Tefriş illeri arasında yer alan bölgede meskûndurlar. Halaçlar, kendi aralarında iki gruba ayrılmaktadırlar. Helec-i Sava veya Kahır adlı ilk grup, Save, Herekan ve Novberan bölgesinde bulunmaktadır. Kum, Erak bölgesindekiler ise Helec-i Emir Hüseynli olarak adlandırılmaktadır. Halaçların yaşadığı köylerin isimleri Cemrasi’nin “Menim Helec Türk Balukum” adlı 35 dörtlükten oluşan şiirinde yer almaktadır (Cemrasi 2007).

Bilim hayur: bular sözüm

Kėçe kündüz yummam közüm

Telhabça men haçdom közüm

Menim Helec Türk balukum



Elli baluk Helec tözdüm

Neğme yirle haydom sözüm

Helec tilin salmam özüm

Menim Helec Türk balukum

Halaç Türkçesi Telhab ve Herrab ağzı olmak üzere iki ana kola ayrılır. Telhab ağzındaki ö ve ü sesleri, Herrab ağzında ė’ye dönüşür. Telhab ağzı köz, kün, söz, öz; Herrab ağzı kez, ken, sez, ez. Halaç Türkleri arasında Halaççanın durumu, Farsçanın karşısında gerilemiş durumdadır. İran’da ülkenin resmî dili olan Farsça karşısında Türkçenin hemen bütün yörelerde dilsel gerileme içinde olduğu; ses, şekil, söz dizimi ve kelime hazinesi bakımından Farslaşmaya başladığı görülmektedir. Resmî dilin sıkıştırması sonucu, İran’da Horasan, Halacistan gibi bölgelerde Türkçenin tamamen ortadan kalkacağı söylenmektedir (Doerfer 1996; Menz 2003: 147- 148). Dil ölümlerinin çok çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Bunlardan biri kültürel asimilasyondur. İnsanların üzerindeki siyasî, sosyal ve ekonomik baskılar sonucu iki dillilik ortaya çıkar. İnsanlar eski dillerini anlarken yeni dillerini gittikçe daha iyi kullanmaya başlar. Sonra genelde, oldukça hızlı şekilde bu iki dillilik düşüşe geçer ve eski dil yerini yenisine bırakmaya başlar. Bu, üçüncü aşamaya götürür ki bu aşamada genç nesil, yeni dilinde iyice ustalaşır, kendini onunla tanımlar ve ihtiyaçlarını karşılamak için birinci dilinin gereksiz olduğunu fark eder. Anne babalar, çocuklarıyla konuşurken veya onların yanında eski dili daha az kullanmaya başlar ve çocuklar yeni toplumda doğdukça yetişkinler onlarla dillerini konuşabilecek daha az fırsat bulurlar. Bir nesil içinde bazen 10 yıllık bir sürede aile içindeki sağlıklı iki dillilik durumu, tek dilliliğe kayıp, dili ölüme bir adım daha yaklaştırır (Crystal 2007: 98- 99). Halaç Türkçesi, diğer birçok Türk lehçesi gibi (Karay, Tuva, Şor, Altay vd.) tehlikede olan diller arasındadır. Genç neslin bilmediği, yaşlı nüfusun konuştuğu bu dilde bu zamana kadar yazılı herhangi bir eserin bulunmayışı, Halaç Türkçesini gittikçe geriletmektedir.

Halaç dil malzemesini bilim âlemine tanıtan V. Minorsky olmuş; ancak o Halaççayı, Azerbaycan Türkçesinin bir ağzı olarak görmüştür (Minorsky 1940). M. Mukaddem, Gûyişha-yı Vefs ve Aştiyan ve Tefriş, İran Kunde Tahran 1318 (1939) adlı eserinde Vefs, Aştiyan ve Tefriş bölgesindeki Azerbaycan ve Halaç Türkçesi dil malzemelerini derlemiş ve incelemiştir. Halaç Türkçesinin gerçek anlamda bilimsel keşfi Gerhard Doerfer, W. Hesche ve Semih Tezcan tarafından yapılmıştır. 1968 yılında Halaçların yaşadığı bölgede derlemeler yapan ekip daha sonra bu dil malzemesini işleyerek neşretmiştir. Halaçça malzemeler, gramer, sözlük, folklor metinleri; kitap olarak Doerfer ve öğrencilerinin gayretli çalışmalarıyla bilim âleminin önüne konulmuştur. Ayrıca Halaçça malzemelerin ışığı altında Türk dili tarihine ışık tutacak birçok makale, aynı ekip tarafından yazılmıştır (Tezcan 1999).

Halaççanın yaşaması için gayret gösteren bir isim, Eli Asger Cemrasi’dir. Cemrasi, Karşu Balukka Selam adlı şiir kitabını 2007’de neşretmiştir. Bu kitap Halaç Türkçesiyle yazılmış ilk kitap olması bakımından önemlidir. Eli Esger Cemrasi, 1964 yılında İran’ın merkezi eyaletine bağlı Tefreş şehrinin Ferahan ilçesi Telhab kasabasında dünyaya geldi. İlk öğrenimini Telhab kasabasında, orta ve lise öğrenimini ise Kum şehrinde tamamladı. Tahran’daki İmam Sadık Üniversitesinin Siyaset ve İslamî Eğitim bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1992-2002 yılları arasında Erak şehrinde üniversitede siyasî hukuk ve idare hukuku dersleri verdi. 2000-2001 yılları arasında Ferahan ilçesindeki Peyame Nur Üniversitesinde yönetici olarak görev yapan Cemrasi’nin emniyet ve güvenlikle ilgili de kitap ve makaleleri de bulunmaktadır. Cemrasi şu an Halaç Türkçesinin sözlüğünü hazırlamakta olup yarısını tamamlamıştır.

Cemrasi’nin Halaçlarla ilgili Halac ha Yadgar Türk hay basten, Tahran 1385 (2006) adlı ilk kitabı Farsça olup Halaçların tarihine ait bir araştırmadır. Halaçların tarih sahnesine çıkışı, Türkistan’dan Halacistan ve Ferahan’a gelişinin konu edildiği kitapta Halaç dili ve folkloru ile ilgili kısaca bilgi de verilmiştir.

Cemrasi’nin Karşu Balukka Selam adını taşıyan kitabı, Halaç Türkçesiyle yazılmış ilk metin olması bakımından çok önemlidir. Farsça yazılan ön sözde Cemrasi, kitabını Şehriyar’ın etkisiyle yazdığını ifade eder.

Men bilimem bilmekemçe kalmuşam

Hişemeki yürekime hatmuşam

Şehriyarda makul ilham almuşam

Yaşamuşam tatluk şirin sözüle

Danuşmuşam tuşumça men özumle

Kitap, yedi bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm (5-44) (Biyimci belem), Til Bilgesi başlığını taşımaktadır. Bu bölümde daha çok Halaççadaki seslerin Arap alfabesindeki karşılıkları, bazı yapım ekleri, iyelik ve fiil çekimi yer almaktadır.





اويناماقچام

Oyna-maqça-m



اويناماق چاين

Oyna-maqça-yın



اويناماق چار

Oyna-maqça-r



اويناماق چاق

Oyna-maqça-q



اويناماق چايز

Oyna-maqça-yız



اويناماقچارلار

Oyna-maqça-r-lar



کزمکچه م

Kəz-məkçə-m



کزمکچه ين

Kəz-məkçə-yin



کزمکچه ر

Kəz-məkçə-r



کزمکچه ک

Kəz-məkçə-k



کزمکچه يز

Kəz-məkçə-yiz



کزمکچه رلر

Kəz-məkçə-r-lər

45.- 54. sayfalar arasındaki ikinci bölümde (ekimci belem), 23 beşlikten oluşan “Tatalar Sözü” adını taşıyan uzun bir şiir bulunmaktadır.

Artuk haygam sözüm mene haz kelir

Sözlərimçə yürəkimə qəm kəlir

danuşduğı,közlərimə nam kəlir

sözlərimə,haçuĝ şirin qatorum

113 – 204. sayfalar arasında “Negmeler” başlığını taşıyan dördüncü bölümde (törtüncü belem), 25 şiir bulunmaktadır. Köy hayatı, anne, baba, aile, yaşlılık, gelin-kız atışması, öğretmene övgü, dostluk, vefa gibi konular şiirlerde işlenmiştir. Okumak, öğrenmek kavramlarını sıklıkla kullanan Cemrasi’nin kendisine “Bilim” mahlasını seçmesi de tesadüfî olmasa gerektir.

Selam sene muellim

Alkuş sene muellim

Bilimin çirağu sayu sen

Küneşin saçağu sayu sen

……

Haydu sene örgetmen

Alkuş sene örgetmen

Sen tilinye küvenib

Heleç tili sevenib

Cemrasi’nin şiirinin beslenme kaynakları arasında Yunus Emre de bulunmaktadır. Yunus’un çok bilinen ilahisinin;

Bu dünyadan gider olduk

Kalanlara selam olsun

Bizim için hayır dua

Kılanlara selam olsun

mısraları, Cemrasi’nin dilinde

Bi kün varum bu dunyada

Kalgullarka selam olta

Hatıremi yar yoldaşka

Haygullarka selam olta diye yankılanır.

Cemrasi, Halaçları Türklüğün bir parçası olarak görür. “Menim Helec Türk Balukum” şiirinde Türklüğe vurgu yapılarak Halaçların yaşadığı köylerin adı mısraların içine serpiştirilmiştir.

Elli baluk Helec tözdüm

Negme yirle haydum sözüm

Helec tilin salmam özüm

Menim Helec Türk balukum

İlk örneklerine Kaşgarlı Mahmud’un Divânü Lûgati’t-Türk adlı eserinde rastladığımız “dedim dedi” tarzı şiir, halk şiirinde yaygın olarak kullanılan bir biçim olup koşma ve semailerdeki âşık ve sevgilinin dedim-dedi ifadesine bağlı karşılıklı söyleşmelerdir (Batıislam 2000: 2001). Divânü Lûgati’t-Türk’te “aydum aydı” biçimiyle karşımıza çıkan söyleyişi, Cemrasi’nin şiirinde de görmekteyiz. “Bildi” şiirinde;

Haydum: éy kiz nesen oldın bıvefa

Haydu: es canuma vérmedin safa

Haydum: men bilimem yek étme cafa

Bisi haydu kelim bisi kelmedi

mısralarıyla Halaç şiirinde de bu tür söyleyişin olduğu görülmüştür.

Cemrasi’nin Tilimhan’dan da etkilendiğini görmekteyiz. 1763-1831 yılları arasında Orta İran’ın Save şehrinin Meraga kasabasında yaşayan Tilimhan, kendi döneminde ve daha sonraları Azerbaycan ve İran’da birçok şairi etkilemiştir. Kaşkay Türklerinin en kuvvetli şairlerinden Me’zun, Türkmen Mahmıd, Derviş Bahrevan “İnallı”, Tilimhan’dan etkilenen şairlerden sadece birkaçıdır. İran Türklerinden rahmetli Ali Kemali ve Mehemmed Taki Zehtabi’nin gayretleriyle Tilimhan’ın eserleri ve sanat anlayışı ortaya konmuştur. Hekim Tilimhan Divanı, Esedullah Emiri tarafından 1380 tarihinde Kum şehrinde neşredilmiştir. Cemrasi “Bilim” mahlasını seçerken Tilimhan’ın mahlası olan “Tilim” den de etkilenmiş olsa gerek. “Karşu Balukka Selam” kitabına Tilimhan’ın “Vicudname” şiirini Halaç Türkçesine aktararak almıştır.

Tilimhan:

Âlem-i zerratde mehlukat oldum

Şükr Allah’a Müsülmane yetişdim

Mehemmed’e ümmet, Allah’a bende

İkrar verdim men, imane yetişdim

Cemrasi:

Âlem-i zer içre mendek helk oldum

Allakka şukr müselmanka érişdim

Mohemmedke ommet tanrıka bende

İkrar verdim men imanka érişdim.

Cemrasi, Tilimhan’ın şu dörtlüğünü Halaç Türkçesine aktarırken bazı değişiklikler yapmıştır.

Mürdeşurlar gusl, tedfin verdiler

Yeddi üzve sidr-kafur vurdular

Başdan başa mene ağ geydirdiler

Cehd éyleyib karvane yetişdim

Cemrasi:

Yoldaşlarum gesl ve goslum vérdiler

Yeti yerke sıdr u kafur sepdiler

Boşta hadakka mene hürün çékdiler

Ketse oldum karvanka érişdim

Tilimhan’da “baştan başa” ifadesi, Cemrasi’de “boşta hadakka” şeklinde geçmektedir.

Türkiye ve Azerbaycan’da çok bilinen ve sevilen “Ayrılık” şarkısının 9 beşlikten oluşan uzun bir Halaç varyantı da bu bölümde yer almaktadır. “Hadurluk” adlı şiirin son bendinde “Bilim” mahlasının da geçmesi Cemrasi’nin bilinen şarkıya bazı eklemeler yaptığını göstermektedir.

Fikrimden geceler yatabilmirem

Bu fikri başımdan atabilmirem

Neyleyim ki sene çatabilmirem

Ayrılık ayrılık aman ayrılık

Her bir dertten olar yaman ayrılık

Uzundur hicrimden kara geceler

Bilmirem ben geldim hara geceler

Buruktur hicrimden kara geceler

Ayrılık ayrılık aman ayrılık

Her bir dertten olar yaman ayrılık

Bu şiirin ilk iki bendi Cemrasi’de şöyledir:



keçələr tuşunda yatu bilmürüm

bu tuşu meynimdə hiyi bilmürüm

hayurum səndə mən təzə bilmürüm

hadurluq-hadurluq haray hadurluq

hamu dərdə olur savay hadurluq

uzaqar hicrində qara keçələr

bilmürüm yuvaqam nerəğ keçələr

vürmüş yürəkimə yara keçələr

hadurluq-hadurluq haray hadurluq

hamu dərdə olur savay hadurluq

Cemrasi’nin Ayrılık şiirine bazı ilaveler yaptığını “Her yérçeki Xelec baluklug kördim” mısraının geçtiği bentten de çıkarabiliriz.

U kündeki balukunda köç etdim

Her yérçeki Xelec baluklug kördim

Baruşdum undula halunda öpdim

Hadurluk-hadurluk haray hadurluk

Hamu derde olur savay hadurluk

Beşinci bölüm (beşimci belem) “Bayatiler” adını taşımakta olup Azerbaycan, İran, Irak ve Türkiye’de de çok bilinen 83 bayatı “mani” burada bulunmaktadır

Lay lay haydum yatu sen

Kızıl gulka batu sen

Kızıl gulin içiçe

Şirin udu bulu sen

…….

Bağınça hüzüm kalmuş

Yüzinçe közüm kalmuş

Ekki amu kizimiyn

Bisiçe sözüm kalmuş

…….

Xelecler narunusayn

Mezelig tatlugusayn

Elimi sende üzmem

İşgimiyn ahurusayn

….

Kızıl gul omagatdu

Saralmış sulmagatdu

Bi hadurluk bi hölüm

Heç bisi omagatdu

“Terennümler” adını taşıyan 6. bölüm (altumcu belem), kitabın 227-239. sayfaları arasındadır. Bu bölümde türkü formunda 10 şiir yer alır. Bazı şiirlerde şairin mahlası olan “Bilim” geçmektedir. Cemrasi’nin, bu şiirleri şarkı veya türkü sözü olarak yazdığını düşünebiliriz.

Kaşların kara Helec

Derdime çara Helec

Sende men el kötürmem

Çekgeler darga Helec

Varma varma narun yar

Meni salma narun yar

….

Ay kiz türk yek yanuma

Gadayn-beleyn canuma

Men sende üzmem elim

And olta vucdanuma

Seneyn menim öz gulum

Gul üstüçe bulbulum

…..

Sene kurban kesem men

Kelmegeyn sen, küsem men

Sende haduru kezem men

Heleclerin maralu

Kitabın sonunda (s. 241-268) metinde geçen 740 adet Halaçça kelimenin Farsça karşılıklarının verildiği sözlük kısmı yer almaktadır. Ancak burada bazı kelimelerin “men”, “mndeg”, “meni deg”, “menim” örneklerinde görüldüğü gibi çekimli şekilleri de madde başı olarak sözlüğe dahil edilmiştir.

KAYNAKLAR

Batislam, H. Dilek, 2000, “Divan Şiiriyle Halk Şiirinde Ortak Bir Söyleyiş Biçimi (Müracâa-Dedim-Dedi), Folklor/Edebiyat, C. VI, S. 22, s. 201-211.

Blaga, Rafael, İran Halkları El Kitabı, 1997.

Bosnalı, Sonel, 2007, “Halaç Türkçesinin “Argu” Kökeni Hakkında”, SDÜ I. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Sempozyumu 23-26 Ekim 2007.

___________, 2008, “Halaç Türkçesinde Gelecek Zaman. Biçim, Değişke ve Kullanım”, VI. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, 20-25 Ekim 2008, Ankara.

___________, 2009, Bildiriler. Türkçenin Söz Dizimi ve Türk Edebiyatında Üslûp Arayışları I, Türkçenin Söz Dizimi, İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, s.103-114.

Cemrasi, Eli Esger, 2006, Halac ha yadgar Türk hay basten, Tahran.

_______________, 2007, Karşu Balukka Selam, Tahran: Endişeye No Yay.

Crystal, David, 2007, Dillerin Katli (çev. Gökhan Cansız), İstanbul: Profil Yay.

Doerfer, G., 1987, “Mahmūd al-Kāšgarī, Argu, Chaladsch”, Ural-Altaische Jahrbücher, S. 7, s. 105-14.

__________, 1999, “İran”daki Türk Dil ve Lehçeleri ile Bunların Hayatta Kalma Şansı”, 3. Uluslararası Türk Dil Kurultayı 1996, Ankara: TDK Yay.

__________, 2005, “Khalaj”, Encyclopadedic Ethnography of Middle East and Central Asia I (ed. R. Khanam), Nev Delhi: Global Vision Publishing House, 429-431.

Emiri, Esadullah, 2007, Hekim Tilimhan Divanı, Kum.

Heyet, Cevat, 2008, Türk Dilinin ve Lehçelerinin Tarihî Seyri (çev. Mürsel Öztürk), Ankara: TDK Yay.

Kıral, Filiz, 2000a, “Copied relative constructions in Khalaj”, Studies on Turkish and Turkic languages. Proceeding of the Ninth International Conference on Turkish Linguistics, Oxford, 1998 (Aslı Göksel, Celia Kerslake), (Turcologica 46) Wiesbaden: Harrassowitz, s. 181-188.

_________, 2000b, “Reflections on -miš in Khalaj”, (ed. Lars Johanson, Bo Utas), Evidentials. Turkic, Iranian and neighbouring languages, Berlin & New York: Mouton de Gruyter. s. 89-101.

__________, 2006, Weiteres zum Imperativ im Chaladsch, UAJB Band 20, Wiesbaden: Harrassowitz, s. 183-198.

Menz, Astrid, 2003, “Endangered Turkic Languages: The case of Gagauz In”, Language death and language maintenance: theoretical, practical and descriptive approaches (ed. Mark Janse & Sijmen Tol), Amsterdam: Benjamins, s. 143-155.

Minorsky, V., 1940, “The Turkish Dialect of the Khalaj”, Bulletin of the School of Oriental Studies, V. 10.2: 417-439. (Türkçesi: F. Güley, “Halaç Türk Diyalekti”, TDED, C. 4.1-2,1950: 83-106).

Mukaddem, M. 1939,Guyişha-yı ve Aştiyan ve Tefriş, İran Kunde, Tahran.

Ölmez, Mehmet, 1995, “Halaçlar ve Halaçça”, Çağdaş Türk Dili, S. 84, s. 15-22.

Sims-Williams, Nicholas, 2001, Bactrian Documents from Northern Afghanistan I,USA: Oxford University Press.

Tezcan, Semih, 1999, “Halaççanın Önemi ve Halaçça Araştırmalarının Sürdürülmesi Gerekliliği”, Issues in Turkic Languages description and language Contact (ed. S. Fujishiro, M. Shogzito), Kyoto, s. 203-212.

1 Comments:

Anonymous Anonymous said...

This comment has been removed by the author.

10:07 AM  

Post a Comment

<< Home